Türkiye’nin en seçkin 9 ustası tarafından 7 aylık çalışmayla yapılan ve Türkiye’de tek olma özelliği taşıyan 90 santimetrelik tespih, görenleri kendine hayran bırakıyor.
Tespih sanatçısı ve koleksiyoncu Yusuf Ekşioğlu öncülüğünde tasarlanarak Kastamonu’da yapılan tespih görenleri kendine hayran bırakıyor. Tespihin yapılışı, kullanılan malzeme ve ülkenin seçkin ustalarının çalışmasıyla Türkiye’de şu anda tek olmak özelliği taşıyan tespihin yapımına 2021 Temmuz ayında başladı.
9 seçkin usta, 7 ay titizlikle çalıştı. Her bir habbesi 22×27 milimetre olmak üzere sistemi ile birlikte toplam uzunluğu 90 santimetreyi bulan tespih görenleri kendine hayran bıraktı.
Uzun zamandır tespihlere ilgi duyduğunu anlatan tespih sanatçısı ve koleksiyoncu Yusuf Ekşioğlu, “6 yıldır kadarda kendime has küçük bir koleksiyon oluşturdum. Gün geçtikçe de bu koleksiyon çoğaldı. Lakin baktığımız zaman ve piyasada ustaların çalışmasını gördüğümde hep standart bir kalıp üzerinden ilerleniyor. Ne yapılabilir diye düşündüm ve böyle bir proje aklıma geldi. Böyle bir tespih ortaya koyarsam bundan 100 yıl sonrada bu eser birinin eline geçtiğinde demek ki 100 yıl öncede böyle bir çalışma yapmışlar diye anılırız diye düşündüm” dedi.
“Bu tespihimizde Türkiye’de ilk defa 5 tespih sanatçısı çalıştı ve hepsi de Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı devlet sanatçısı oluyor” diyen Ekşioğlu, “Türkiye’de bu tespihin eşi benzerinin olmadığının en büyük nedeni budur, çünkü Türkiye’de tespih sanatında maksimum görebileceğiniz iki veya üçtür ama burada 5 usta bir arada çalışarak bu eseri ortaya koydular” diye konuştu.
Tespihin ahşap muhafaza kutusunun ve şövalye denilen kısmının Kastamonulu ustalar tarafından yapıldığına dikkat çeken Ekşioğlu, “Bilindiği üzere Kastamonu ormanlarıyla ve ahşap sanatıyla ünlü bir ildir. Bizde bu hatırayı ve ahşaptaki ustalığımızı tespihimizde yaşatmak istedik. Tespihimizde kullanılan ağaç cevizin kök kısmından imal ediliyor ve fırınlanmış cevizdir. Ahşap muhafaza kutusunda 3 usta, şövalye kısmında da 1 usta olmak üzere toplam 4 usta çalıştı. Tespih ile birlikte bir bütün olarak ele aldığımızda bu tespihte 9 usta birden çalıştı” dedi.
Tespihin temmuz ayında projelendirilmesine başladıklarını ve AR-GE çalışmalarını yaptıklarını anlatan Ekşioğlu, “30 Ağustos tarihinde ise tespihin yapımı için çalışmalara başladık. Türkiye’de bu şekilde bir sunum ile ilk yapılan bir tespih. Tespihimiz 33 happeden oluşuyor. Klasik tarz bir imameye sahip. Üzerinde 23 ayar kırmızı altınla tezhip yapıldı” ifadesini kullandı.
“Tezhip sanatı artık ülkemizde unutulmaya yüz tutmuş sanatlardan biri” diyen Ekşioğlu, “Bu tespihin üzerinde de kullanılan minyatürler ve tezhipler tamamen Selçuklu dönemini anlatıyor. Aynı şekilde tasarım da Selçuklu’yu anlatıyor. İmame takımının biri, Erzurum’da bulunan çifte minareli medresenin minaresinin birebir motifinin imameye işlenmiş halidir. Diğer imamede de aynı şekilde Selçuklu’da hayat ağacı olarak bildiğimiz motif birebir imameye yansıtıldı. Kitabe dediğimiz kısımda ise Selçuklu bölgesinde yine birçok yerde kullanılan çift başlı kartal çalışması yapıldı ve 3 boyutlu olarak ağaca nakşedildi” diye anlattı.
“Ortada bulunan imame takımımızda ise Türkiye’de sayılı ustanın yaptığı iç boşaltma sanatı uygulandı” diyen Ekşioğlu, “Tespih tek parça halinde ahşabın içerisi boşaltılarak yapılıyor ve görüldüğü üzere içerisinde bir tane happe var, normal şartlarda o happenin oraya girmesi imkansız ama Türkiye’deki sanatkar ustalarımız maharetleriyle bu şekilde bir tasarım yaptılar. Tespihimizin muhafaza kutusu cevizdir. Ceviz ahşap sanatında önemli bir yere sahiptir. Aynı şekilde şövalyemizde bir ağacın fosilidir. Yerin altından çıkardığımız bir fosildir” şeklinde konuştu.
Türkiye’yi tespih ve ahşap sanatında daha iyi temsil etmek istediklerine işaret eden Ekşioğlu, şöyle konuştu: “Gerek tespih sevenler arasında gerek koleksiyoncular arasında gerekse sanat camiasında bir hayli bu tespihimiz ilgi gördü. Nasip olursa yapacağımız daha farklı daha yeni projelerle kendimiz bunların AR-GE çalışmalarını yapmaya başladık. Ülkemizi bu noktada daha iyi temsil etmek istiyoruz. Hem de sanat alanında Türk gençliğinin neler yapabileceğini göstermek istiyoruz.” Tespihin iyi bir koleksiyonere gitmesini arzu ettiğini söyleyen Ekşioğlu, “Değerini bilecek birisine gitmeli. Çünkü bundan 50-60 yıl sonra birinin eline geçtiğinde sapsağlam bir şekilde burada görmüş olduğunuz gibi kalmasını istiyoruz. İlk eserimiz olduğu için tabii ki biraz aramızda duygusal bağ var. O yüzden değerini bilecek bir kişiye giderse neden olmasın, tabii ki satmayı düşünebiliriz” dedi.