kıbrısKıbrıs HakkındaErsin TatarErhan arıklıUbpCtpGirneLefkoşaLefkeGüzelyurtMağusaKapalı maraşKıbrıs haberKktc haberKıbrıs son dakikaKktc son dakikaKıbrıs gazateKktc gazeteGündem kıbrısHaber kıbrısGadara medyaGıynıkMurat şenkul
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
15°C
İstanbul
15°C
Az Bulutlu
Pazartesi Az Bulutlu
17°C
Salı Hafif Yağmurlu
17°C
Çarşamba Az Bulutlu
19°C
Perşembe Az Bulutlu
21°C

Esra Gezginci İstanbul’un sırlarına kapı aralıyor: Topkapı Sarayı’nın bilinmeyenleri

Esra Gezginci İstanbul’un sırlarına kapı aralıyor: Topkapı Sarayı’nın bilinmeyenleri
20 Şubat 2022 10:51
A+
A-

Esra Gezginci İstanbul’un sırlarına kapı aralıyor: Topkapı Sarayı'nın bilinmeyenleri

Esra Gezginci ile Esrarengiz İstanbul, pazar günü NTV ekranlarında seyirciyle buluşan bu haftaki bölümünde Topkapı Sarayı’nı mercek altına aldı.

Topkapı Sarayı, İstanbul’un tarihi sarnıçları yüzyıllar öncesine ait izler barındırıyor. Topkapı Sarayı’nın çevresinde, yerin metrelerce altında inşa edilmiş 26 sarnıç ya gün yüzüne çıkmamıştı ya da atıl durumdaydı. Esra Gezginci, Milli Saraylar Başkanlığı’nın öncülüğünde ziyarete açılmak için hazırlık yapılan o gizemli sarnıçlara girdi.
Topkapı Sarayı’nın altında Bizans döneminden kalma 40’ı aşkın sarnıç var. Şimdiye kadar 26 sarnıça ulaşıldı. Çoğu bin 500 yıllık olan sarnıçların büyük kısmı hala varlığını koruyor. Kimisinin içi halen su ile dolu iken kimisinin içi ise boş. Pek çoğuysa kanallarla farklı noktalara bağlanıyor. Esra Gezginci, Topkapı Sarayı’nda yaklaşık 300 bin metrelik bir alanda tespit edilen sarnıçlara Topkapı Sarayı Daire Başkanı İlhan Kocaman ile birlikte girdi.
Asırlara meydan okuyan sarnıçlar, efsanelere konu olan yer altı tünelleri, duvarlara kazınmış şifreler var. Esrarengiz İstanbul’un yeraltı dehlizlerindeki yolculuğu İstanbul’un ilk kilisesi Aya İrini sarnıcı ile başlıyor. Sarnıcın içerisinde 1900’lü yıllara kadar bir platform mevcuttu ancak şu anda o platform yok. Suyla dolu sarnıçta ya botla hareket edilebilir ya da tulumlarla yürünebilir.
“Burada bu bölgelerde sarnıçlar özellikle savunma dönemlerinde orada yaşayan halkın su ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılmış. Çok sağlam yapılardır. İçerisindeki suyu yağmur suları, kuyu suyu veya akarsulardan toplanarak oluşturulmuş bir yapısı söz konusudur.”
“İçerisinde bulunduğumuz sarnıç birinci avluda bulunan bir sarnıç. Bu sarnıcın bir ucu Aya İrini’de öbür ucu Ayasofya’ya kadar gitmektedir. Bununla birlikte yine birinci avluda tespit ettiğimiz 5 sarnıç daha var. Bunların 3 tanesine fiilen girdik. 2 tanesine de kısa zamanda gireceğiz. Topkapı Sarayı’nın içerisinde tespit ettiğimiz 26’dan fazla sarnıç mevcut. 30’a yakın da kuyular var. Bu bölgedeki su taa 4. Yüzyıldan itibaren bugünkü Terkos bölgesinden kemerler aracılığıyla buraya kadar getiriliyor. Buralara dolduruluyor, kullanımları sağlanıyordu. Yeraltında bulunan bu yapılar da kısa zamanda ziyarete açmayı planlıyoruz.”
Bazı sütünların üzerinde neden dini semboller var? “Binlerce yıl önce su, kutsal alanların da olduğu bu bölgede ayrı bir önem taşıyordu. Tapınma ve kutsal merasimler için su gerekiyordu. Dini sembollerin de bu nedenle sarnıçların içinde yer aldığı düşünülüyor. Duvarlarda viking motifi de dikkat çekiyor. İlk kez burada görülen bir motif değil. Aynısı Ayasofya Camii içinde de var.”
“Bizim şu ana kadar tespit ettiğimiz sarnıçların büyük çoğunluğu kuru sarnıç. Bu sarnıç bir taraftan sular doluyor. Yani bu sarnıçtaki şu anda belki dönem dönem su azalıp çoğalabiliyor ama şu anda gördüğümüz kadarıyla bu sarnıçta 1 metreden fazla bir su birikintisi var. Mimar Sinan gerek kemerleri gerekse bu tür yerleri restorasyonunu tamamlamış, onarımını tamamlamış. Osmanlı, Bizans’ın yapılarını fiilen kullanmıştır.”
“Osmanlı’da sarnıçlardan ziyade ağırlıklı olarak yeraltı sularını kullanmak amacıyla kuyular görüyoruz. Yapıların altındaki yeraltı suyunu çekip depreme karşı önlem amacıyla da bu kuyular kullanılıyordu. Çünkü yapının altındaki yeraltı suyu çekilip zeminin kurutularak depreme karşı da bir önlem amacıyla da kuyu kullanılmış.”
“Osmanlı kültüründe durağan su kirli sayılıyor, suyun devir daim ile temiz olacağına inanılması nedeniyle su kaynağı olarak sarnıçlar değil, akarsular tercih ediliyordu. Topkapı Sarayı’ndaki kuyular 22–30 metre derinliğe ulaşıyor. Bazı kaynaklarda Osmanlı döneminde önemli yapıların hemen yanlarına kuyu açılarak yeraltı sularının çekilip zeminin sağlamlaştırmak ve depreme karşı bir önlem olarak da kuyular açıldığını görmekteyiz”
“Topkapı Sarayı’nın alt bahçesine iniyoruz. 2011’e kadar burası askeri bölgelerdi. 2019’da Milli Saraylar’a buralar devredildi. Biz de hızlı bir şekilde burada restorasyonlara başladık. İç mekanlar mesela tamamen toprakla doluydu. Onları aldık ve zeminini bulduk. Osmanlı zamanında buralar depo olarak kullanılıyordu. Burası zamanında suyla doluydu. Durağan su zamanla kullanılamaz hale geliyor. Hatta suyun çürümesi diye de bir terim var. Onun önlenmesi, suyun hareketini sağlamak amacıyla duvarlar veya köşeler oval olarak yapılmıştır su hareketlensin, hareket etsin diye.”
Fetihten 12 yıl sonra, yapımına 1465’te başlandı ve 13 senede tamamlandı. İlk ismi neydi, Topkapı ismini ne zaman aldı? “Saray-ı Cedide deniyordu. Topkapı Sarayı’nın asıl yapısı bugünkü Sarayburnu’nda yapılmıştı ama 1863 yılında çıkan bir yangında orası yok oluyor. İsmi böylece Topkapı kalıyor ve o gün bugündür Topkapı Sarayı olarak anılmaktadır burası. Sarayın en önemli yapısı en önemli ihtişamlı yapısı Adalet Kulesi’dir. Adalet Kulesi’nin bu ihtişamının bir önemi var. Yani Osmanlı şunu söylüyor. Biz adalet üzre hükmediyoruz ve adaletin önemini ortaya koymak amacıyla sarayın en önemli yapısı olarak bu simgeyi ortaya koymuştur.”
“Topkapı Sarayı’nın en yüksek yapısıdır. Neden yüksek yapıldığının ise muhteşem bir anlamı var, bizim devletimizde adaletin başımızın üstünde yeri vardır mesajı içeriyor. Adalet Kulesi’nin altında yani bugünkü Kubbealtı dediğimiz Divan-ı Hümayun onun altında toplanıyordu 17. 18. yüzyıllarda. Haftanın 4 günü toplanıyordu. Bunun 2 günü devlet yönetimiyle ilgili, 2 günü de tabir-i caizse yüksek mahkeme görevi görüyordu Divan-ı Hümayun. Böyle bir özelliği vardı. Adalet Kulesi bu mekanların en önemli en ihtişamlı yapısı. Sadece burası değil, bir de İstanbul’un yeditepelerinden birisi de neredeyse burasıdır ve bu tepeye de Adalet Kulesi yerleştirilmiştir. İstanbul’un her yerinden görülür. Yani adaleti simgeler. Adalet de yönetimdeki mekanizmayı öne çıkarır.”
Topkapı Sarayı’nda ‘At Rampası’ olarak adlandırılan ve padişahların tebdil-i kıyafetle halkın arasına karışmak için kullandığı yol ‘Adalet Kulesi’nin altından Gülhane Parkı’na çıkıyor. Gizli yol’un hikayesi nedir? “Padişaha ait olduğu için ‘Büyük Biniş’ olarak da adlandırılıyor. Sarayda bir usül vardı. Padişahlar belli dönemlerde halkın arasına tedbil-i kıyafet ile dolaşmak için bu yolu kullanır. Tabii diğer yöneticiler zaman zaman halkla ilgili bilgiler aktarıyordu ama padişah da bunları bizzat görmek amacıyla halkın arasına karışıyordu. O amaçla buradan o yolu kullanarak gidiyordu. Ayrıca bu yolun bir diğer özelliği daha var. Padişah ilk tahta çıktığı zaman yine bu yolu kullanarak buradan Eyüpsultan’a gidiyor Eyüpsultan’dan sonra Ayasofya’ya veya Sultanahmet Camii’sine gelip orada kılıç kuşanma töreni gerçekleşiyordu. Yine aynı şekilde bu yolu kullanıyorlardı.”
“Aslında Harem’i biz genel itibariyle iki bölüme ayırıyoruz. Bir Harem’de yaşayanlar, ikincisi de Harem’e hizmet edenler. Harem’e hizmet edenlerden birisi Kara Ağalar, bir diğer Zülüflü Baltacılar ve belki de en önemlisi de cariyelerdi. Şimdi Kara Ağalar küçük yaşta çocuk yaştan itibaren özellikle Afrika’daki bölgelerden getirilip burada eğitimini tamamlıyorlar ve bunlar hadım ediliyorlar. Harem’de yaşayanların arasına girebilen tek erkek idi bunlar.”
“Bu bölgeye girilemiyor. Sadece bunlar giriyorlar. Bunlar hizmetlerini görüyorlar. Kara ağalar öyle bir öneme sahipler ki bunlar aynı zamanda Darüssaade Ağası oluyor. Kızlar ağası deniyor ki Valide Sultan’dan sonra belki de sarayda en güçlülerden birisi oluyor. Darüssaade Ağası’nın şöyle bir özelliği var. Bu Kara Ağalar aynı zamanda buraları yönettiği gibi Mekke ve Medine’de yine Kara Ağalara yani Darüssaade Ağasına bağlı idi. Hem sarayda gücü vardı hem de maddi olarak da güçleri vardı. Bunlardan mesela Hacı Beşir Ağa’nın bazı vakfiyelerinin, camisinin olduğunu da biliyoruz.”
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.