Bir dönem İngiltere Merkez Bankasında da görev almış olan, Doğu Akdeniz Üniversitesi Finansal Düzenleme ve Risk Yönetimi Merkezi Başkanı ve Bankacılık ve Finans Bölümü Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mete Feridun, kayıtdışılık ve vergi adaleti sorunu ile ilgili görüşlerini paylaştı.
Feridun, yaptığı açıklamada KKTC ekonomisinin en büyük sorunlarından birinin kayıt dışılık olduğunu belirterek, bunun vergi adaletini ve sosyal eşitliği tehdit ettiğini vurguladı. Kayıt dışı ekonominin kamu gelirlerini azalttığını, devletin kamu hizmetlerine kaynak ayırma kabiliyetini sınırladığını ve toplumsal güveni zedelediğini ifade eden Feridun, bu sorunun uzun süredir çözüm beklediğini söyledi. Dünya Bankası, Avrupa Birliği ve TEPAV tarafından yapılan çeşitli değerlendirmelerin de kayıt dışılığın bütçe gelirlerinde ve sürdürülebilir ekonomik yapı kurma çabalarında engel teşkil ettiğini ortaya koyduğunu hatırlattı. Feridun, vergi adaleti ve mali disiplin için kapsamlı reformların şart olduğunu belirterek, siyasilerin bu konuda kararlı bir adım atmaması durumunda ekonomik ve sosyal sorunların giderek derinleşeceğini kaydetti.
“Kayıtdışılık hem ekonomik hem de sosyal adaleti tehdit eden ciddi bir sorun”
KKTC’de ekonomi yönetiminin karşı karşıya olduğu kronik sorunların başında kayıtdışılık gelmektedir. Kayıt dışı ekonomi, devletin kamu hizmetlerine ayrılacak kaynakları artırma imkanını kısıtlamakta ve vergi adaletinin sağlanmasını engellemektedir. Bu durum, hem ekonomik hem de sosyal adaleti tehdit eden ciddi bir sorun olarak öne çıkmakta ve devletin kamu hizmetlerine kaynak ayırma kabiliyetini sınırlamaktadır. Bu konu uzun yıllardır çözüm bulunamayan bir sorun olarak gündemdeki yerini korumaktadır. Örneğin, Ekim 2006’da Dünya Bankası tarafından KKTC ekonomisi üzerine yayınlanan ilk raporda, KKTC’deki kayıtdışı ekonominin dünya standartlarının çok üzerinde olduğu tespit edilmiştir.
Söz konusu rapor, KKTC’de bütçe açıklarının sürdürülebilir olmadığını vurgulamış ve kayıtdışılığın yalnızca devletin bütçe gelirleri konusunda sıkıntılar yaratmakla kalmadığını, aynı zamanda da uzun vadede sürdürülebilir bir ekonomik yapı oluşturma çabalarını da baltaladığını ortaya koymuştur.
Benzer şekilde, Avrupa Birliği Komisyonu adına 2007 yılında hazırlanan “Bütçe ve Harcama Yönetimi Raporu” da KKTC’de kayıtdışılığın çok yüksek olduğu ve vergi denetiminin yetersiz kaldığı tespitini ortaya koymaktadır. Her ne kadar da rapor kamu harcamalarına odaklansa da, KKTC’deki gelir ve vergi politikasını da değerlendirmektedir. Bu değerlendirmeler arasında özellikle “vergi kaçağı” sorunu ön plana çıkarılmakta ve mevcut otomasyon sistemlerinin tek başına bu sorunu çözmede yeterli olamayacağı saptamasında bulunmaktadır.
Nitekim, 2012 yılında TEPAV tarafından hazırlanmış olan “KKTC Mali Yönetim Sistemi’nin Fonksiyonel ve Kurumsal Analizi” isimli raporda KKTC’deki mali kontrol ve özellikle iç denetim sistemi eksiklikleri ön plana çıkarılmaktadır. 2016’da açıklanan “2016-2018 Yapısal Dönüşüm Programı” da benzer saptamalar ortaya koymaktadır. Program çerçevesinde yapılan tespitlere göre KKTC’de Maliye Bakanlığı dışında hiçbir bakanlık bünyesinde teftiş kurulu ya da iç denetim birimi bulunmaması büyük bir eksiklik olarak öne çıkmaktadır. Programda kamuda denetim standartları olmaması büyük bir eksiklik olarak ifade edilmekte ve dış denetimden sorumlu olan Sayıştay’ın bu görevini yerine getirmede büyük ölçüde yetersiz kaldığı saptamasına bulunulmaktadır.
“Kayıtdışılıkla yeterince mücadele edilmemesi KKTC ekonomisinde daha derin ve uzun vadeli sorunlara da zemin hazırlamıştır”
Aradan geçen sürede bu değerlendirmelerde öne çıkan sorunların çözümü konusunda kayda değer bir ilerleme sağlanamamış olması, KKTC ekonomisinde daha derin ve uzun vadeli sorunlara da zemin hazırlamıştır.Örneğin, kayıtdışı ekonominin sürekliliği, kamu gelirlerinin düşmesine ve dolayısıyla kamu hizmetlerinde yetersizliklerin ortaya çıkmasına neden olmuş, bu da ekonominin geneline yayılan bir verimsizlik yaratarak toplumun geniş kesimlerinin kamu hizmetlerinden tam anlamıyla faydalanamaması sonucunu doğurmuştur.
Bu süreçte vergi tabanının daralması, gelir dağılımındaki adaletsizliğini daha da büyük bir sorun haline getirerek ve vergi uyumunu da olumsuz etkilemiştir. KKTC’de hükümetler gerek siyasi nedenlerle kayıtdışılıkla samimi bir şekilde mücadele etmekten kaçınmakta, gerekse diğer sorunlar nedeniyle bu konuyu öncelik haline getirememektedir. Ancak, siyasilerin adil bir vergi sistemi oluşturma yönünde somut adımlar atmamaları nedeniyle kamu finansman ihtiyacı vergisini ödeyen kesimlere üzerinden karşılanmaya çalışmaktadır. Bunun hakkaniyetli bir kamu yönetimi anlayışı olmadığı ortadadır. Bu bakımdan, 2012 yılında Mustafa Besim, Zeren Mungan, Aziz Gürpınar ve Göksel Saydam tarafından hazırlanmış olan “KKTC’de Kayıt Dışı Ekonomi, Tanımı, Nedenleri, Yarattığı Sorunlar ve Çözüm Yolları” adlı raporda da ortaya konulmuş olduğu gibi, kayıtdışı ekonomiyi yalnızca ekonomik bir sorun olarak değil, aynı zamanda da toplumsal güveni zedeleyen sosyal bir sorun olarak değerlendirmek gerekmektedir.
“Kayıtdışılık vergi mükelleflerinin devlete olan güvenini sarsarak vergi uyumunu olumsuz etkilemektedir”
Ekonomi yönetimi açısından göz önünde bulundurulması gereken en temel noktalardan biri, yüksek vergi yükümlülüklerinin özellikle küçük işletmeler ve düşük gelirli bireyler için ağır bir mali yük oluşturmakta olduğu ve onları kayıt dışına ittiği gerçeğidir. Bu sorun, toplumun geniş kesimlerinin kamu hizmetlerinden eşit ve adil bir şekilde yararlanmasını da engellemekte ve gelir dağılımında adaletsizlik yaratmaktadır. Bu durum sosyal devlet ilkesiyle bağdaşmayan bir tablo ortaya çıkarmakla kalmamakta, aynı zamanda da vergi mükelleflerinin devlete olan güvenini sarsarak vergi uyumunu olumsuz etkilemektedir. KKTC kamu maliyesinin gelir bacağında kayıtdışılıkla ilgile sorunlar devam ederken, gider bacağında da bir takım kronik sorunlar devam etmektedir. Bu konuda yapılan değerlendirmeler uzun bir geçmişe dayanmaktadır.
Bu çalışmalar üzerinden oldukça uzun bir süre geçmiş olsa da yapılan saptamalar günümüzde de önemini büyük ölçüde korumaktadır. Örnek vermek gerekirse, Dünya Bankası’nın 2006 yılında kaleme aldığı raporda, mali sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için borç yönetiminin şeffaflaştırılması ve bütçe harcamaları içinde cari giderlerin azaltılması tavsiye edilmektedir.
Avrupa Birliği Komisyonu adına 2007 yılında hazırlanan “Bütçe ve Harcama Yönetimi Raporu” da benzer değerlendirmelerde bulunmakta ve borç yönetiminin şeffaflaştırılması ve aktif bir borç yönetimi sistemine geçilmesi tavsiyelerinde bulunmaktadır. Ancak, rapor daha çok KKTC Maliye Bakanlığı’nın bütçe süreçlerinde aşırı merkeziyetçi bir kontrol uyguladığına dikkat çekmektedir. Öte yandan, 2012 yılında hazırlanmış olan “KKTC Mali Yönetim Sistemi’nin Fonksiyonel ve Kurumsal Analizi” isimli TEPAV raporu ise daha önceki raporları da dikkate alarak KKTC’de kamu maliyesi açısından sonuç odaklı bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğinin altı çizmektedir. Dünya Bankası ve AB Komisyonu raporları, mali disiplinin sağlanması, bütçe süreçlerinin modernizasyonu ve borç yönetiminin şeffaflaştırılmasına yoğunlaşırken, TEPAV raporu, reformların uygulanabilmesi açısından önce zihniyetlerde bir değişiklik yapılması gerektiği görüşünü ön plana çıkarmaktadır.
Öte yandan, Dünya Bankası ve Avrupa Birliği Komisyonu raporları, KKTC’deki kamu maliyesinin merkeziyetçi yapısının yaratmış olduğu sorunları ele alırken, TEPAV raporu ise daha çok bu merkeziyetçi yapının sebep olduğu sorunları ele almaktadır. Söz konusu raporlar genel olarak ülkenin sürdürülebilir mali yapıya kavuşabilmesi için kapsamlı reform önerileri sunmakta ve teknik düzenlemeler kadar siyasi ve bürokratik uzlaşı ile zihniyet değişikliği gibi zorunluluklara dikkat çekmektedir. Bu üç raporun da üzerinde mutabık kaldığı en belirgin nokta mali sürdürülebilirliğin sağlanması açısından reformlara duyulan ihtiyaçtır. Bu değerlendirmelerin üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen ortaya konulan tespitler önemini korumakta ve KKTC’de kamu maliyesine ilişkin kronik sorunların giderilmesi açısından ne kadar yavaş hareket edilmekte olduğunu da göstermektedir.