Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Avrupa Birliği Komisyonu sözcülerinin son iki günde yaptıkları açıklamaları, Avrupa Birliği’nin, kendi ilkelerini çiğneyerek üye yaptığı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne koşulsuz desteğini sürdürmekten başka bir amacı olmadığını gösterdiğini vurguladı.
Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile yaptıkları görüşmelerine ilişkin Avrupa Birliği Komisyonu Sözcüsü tarafından yapılan açıklamanın, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin ilgili açıklamalarıyla örtüşmesinin manidar olduğunu söyledi.
Avrupa Birliği Komisyonu sözcülerinin yaptıkları açıklamaları değerlendiren Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı “toplum lideri” olarak görme yanılgısını sürdüren Avrupa Birliği’nin, esasta, Kıbrıs Türk halkını Rum halkının eşiti olarak görmediğini de gösterdiğini kaydetti.
Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, “Avrupa Birliği üzerine kurulduğu iddia edilen değerlere uygun davranmayarak Kıbrıs Türk halkının en temel insan haklarını, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin isteği doğrultusunda, çiğnemekten de çekinmemektedir” dedi.
Avrupa Birliği’nin izlediği bu yanlış politikasından, adada kabul edilebilir gerçekçi bir anlaşmaya varılması için yürütülen çabalara yapıcı iştirak etmek yerine Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne hizmet eden statükoyu muhafaza etmeyi yeğlediğinin açıkça anlaşıldığına işaret eden Ertuğruloğlu açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Avrupa Birliği, verdiği sözde mali yardımları Kıbrıs Türk halkına karşı bir şantaj olarak kullanmayı alışkanlık haline getirmiştir. Avrupa Birliği’nin Kıbrıs Türk halkının sosyoekonomik kalkınmasına samimi bir katkı yapma niyeti bulunmamaktadır. Anavatan Türkiye’nin ülkemizin sosyoekonomik kalkınması için yaptığı yardımın yanında sembolik önemi dahi olmayan bu sözde yardımın tek amacı, “güven yaratıcı önlemleri” destekleyerek Kıbrıs Türk halkı için geçmişin bir parçası olan federasyon modelinin hayata geçirilmesini empoze etmektir.
Başarısız olmuş ve tüketilmiş federasyon modeli artık ortak bir zemin olmaktan çıkmıştır. Tarafların gerçekçi bir zemine ihtiyaçları vardır. Tek gerçekçi zemin ise Ada’da iyi komşuluk içerisinde yaşayacak iki egemen eşit Devletin varlığının tescilidir.”