kıbrısKıbrıs HakkındaErsin TatarErhan arıklıUbpCtpGirneLefkoşaLefkeGüzelyurtMağusaKapalı maraşKıbrıs haberKktc haberKıbrıs son dakikaKktc son dakikaKıbrıs gazateKktc gazeteGündem kıbrısHaber kıbrısGadara medyaGıynıkMurat şenkul
DOLAR
35,4864
EURO
36,6020
ALTIN
3.064,16
BIST
9.702,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Çok Bulutlu
7°C
İstanbul
7°C
Çok Bulutlu
Perşembe Parçalı Bulutlu
9°C
Cuma Az Bulutlu
8°C
Cumartesi Çok Bulutlu
10°C
Pazar Çok Bulutlu
11°C

Bağımsızlık yolunda bir ömür: Rauf Raif Denktaş

Bağımsızlık yolunda bir ömür: Rauf Raif Denktaş
12 Ocak 2025 12:48
A+
A-

Kıbrıs Türk siyasi tarihinin önemli aktörlerinden Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş yarın 13. ölüm yıldönümünde tören ve etkinliklerle anılacak.

Ömrünü Kıbrıs Türkü’nün bağımsızlık mücadelesine adayan, 1974 Mutlu Barış Harekatı sonrasında Kıbrıs Türk Federe Devleti başkanlığını ve KKTC’nin kurulmasının ardından da Kurucu Cumhurbaşkanlığını yürüten Rauf Denktaş, siyasetçi ve hukukçu kimliğine ek olarak 50’den fazla kitabı bulunan bir yazar ve fotoğrafçıydı.

Rauf Denktaş bir ömür mücadelenin ardından 88 yaşında 13 Ocak 2012 tarihinde vefat etti.

-Annesiz bir çocukluk

Rauf Raif Denktaş, Emine Hanım ve Hâkim Mehmet Raif Bey’in dördüncü ve son çocukları olarak 27 Ocak 1924 yılında Kıbrıs’ın Baf kasabasında dünyaya geldi. Annesi Emine Hanım’ı henüz 1,5 yaşındayken kaybeden Denktaş, babası, anneannesi ve babaannesinin yanı sıra Osmanlı döneminde zaptiyelik yapmış dedesi Şeherli Mehmed tarafından yetiştirildi. Çocukluğu Lefke’nin güneyinde Solya Vadisi olarak bilinen vadi içerisindeki bir tepe üzerine kurulu olan Aybifan köyünde geçti.

İlköğrenimine 1929 yılında Lefkoşa’da Arabahmet Anaokulunda başlayan Denktaş, 1930 yılında babasının yönlendirmesi ile İstanbul’a gitti. Arnavutköy’de ilkokuldan liseye kadar eğitim veren Fevzi Ati Lisesi’nde yatılı okumaya başladı. Ancak ortaokuldan sonra Kıbrıs’a döndü ve eğitimine adada devam etti. Denktaş, 1941 yılında Lefkoşa İngiliz Okulu’ndan mezun oldu.

İngiliz Okulu’ndan mezun olduktan sonra, Mağusa’da tercümanlık, mahkemede memuriyet ve İngiliz Okulu’nda da bir yıl öğretmenlik görevlerinde bulundu. Kıbrıslı Türklerin dertleriyle henüz 18 yaşındayken ilgilenmeye başlayan Denktaş, Halkın Sesi Gazetesi’nde toplumun sorunlarını dile getirmek için yazılar yazmaya başladı. Rauf Raif Denktaş ve Dr. Fazıl Küçük ilk kez Halkın Sesi Gazetesi’nin yayınlanmaya başlaması ile 1942 yılının mart ayında tanıştılar.

­­Akın Yılmaz imzasıyla gazete yazıları

Kıbrıs Türk basınında en uzun ömürlü gazete unvanına sahip Halkın Sesi Gazetesi, ilk sayısında ilkelerini “Türk toplumunun haklarını korumak, toplum dertlerini dile getirmek, bağımsız olmak, sömürge idaresi ve Rum emelleri ile mücadele etmek ve Anavatan sevgisini ve ona bağlılığı idame ettirmek” olarak açıkladı. Gazetenin sıraladığı bu ilkeler Denktaş’ın özellikle babası ile geçirdiği zamanlarda ondan ve onun milliyetçi, Atatürkçü arkadaşlarından duyduğu ifadelerle örtüşüyordu. Bu nedenle, Denktaş, Halkın Sesi Gazetesi’nde imzalı, imzasız, bazen de Akın Yılmaz adı altında yazılar yazmaya başladı.

­Eğitim için adadan ayrılma

Rauf Raif Denktaş 1944 yılında British Council’dan kazandığı burs ile İngiltere’de Lincoln’s Inn’de hukuk eğitimi aldı. 1947 yılında Hukuk Fakültesi’nden mezun olan Denktaş, hiç zaman kaybetmeden aynı yıl adaya dönerek avukatlık yapmaya başladı. Denktaş, eğitim için gittiği İngiltere’den döner dönmez yine Dr. Küçük’ün yanında yakın bir dost ve gerektiğinde de danışman olarak çalışmaya başladı.

Denktaş, kendisi henüz dokuz yaşındayken doğan ve “işte nişanlın” diye kucağına verilen Eczacı Münir Bey’in kızı Aydın Hanım’la nişanlandı ve adaya döndükten hemen sonra da evlendi.

-Denktaş’ın Kıbrıs Türk halkı karşısındaki ilk sınavı

Halkın Sesi Gazetesi’nde yazılar yazmasına rağmen Kıbrıs Türk halkı Denktaş’ı 27 Kasım 1948’de Enosis’e yönelik organize edilen ilk büyük mitingde tanıma fırsatı buldu. Denktaş, Kıbrıslı Türklere ilk kez bu mitingde seslenerek, Kıbrıs Türk siyasi yaşamına da ilk adımını atmış oldu. Denktaş daha sonra verdiği özel bir röportajda, o günü anlatırken “Miting saati geldi, gittik. Selimiye dolmuş, taşmış… Benim de halka ilk hitabım. İlk kez konuşacağım. Güzel bir konuşma yapmışım. Kıyametler koptu. O alkışlar sanırım bizi bu yola itti” ifadelerini kullandı.

Bu süreç sonrasında Denktaş, Kıbrıslı Türklerin hakları için farklı farklı platformlarda aktif olarak mücadeleye başladı. 1948 yılında zamanın Kıbrıs Valisi tarafından kurulan Anayasa Konseyi’nde üye olarak görev aldı. Başta Rum kilisesinin ağır baskısı ile Konsey’e katılan Komünist Akel Partisi daha sonra Konsey’den çekilmesiyle Meclis kapatıldı.

Bu durum sonrasında, Türk temsilcilerin yoğun temasları ile Hâkim Mehmet Zekâ Bey’in başkanlığında “Türk İşleri Komisyonu” kuruldu. Denktaş bu komisyonda da aktif olarak görev aldı. İngiliz Müstemleke İdaresi tarafından gasp edilen hakların iadesi için bir raporun hazırlanmasında etkin rol oynadı. Ancak Başsavcılığa gönderilen rapor, Başsavcılıkta bir Türk savcı olmaması nedeni ile istenen etkiyi sağlayamadı. Bunun üzerine Denktaş, 1949 yılında hukuk bürosundan ayrılarak, savcı yardımcısı olmaya karar verdi.

Başsavcılığa giden yol

Başsavcılıkta üzerinde çalışılan yasalar ile ilgili çalışmalar 1954 yılına kadar tamamlanamadı. Geçen zaman nedeniyle Denktaş başsavcılığa terfi etti. Denktaş’ın başsavcılığı döneminde, Yunanistan’dan Ada’ya gizlice girmeye çalışan birçok kişi yakalandı. Tüm bunların takibi ve yargıya havale edilmeleri konusuyla Denktaş ilgilendi. Bu durum sayesinde ise Denktaş’ın Yunanistan ve Rum toplumu tarafından adada oluşturulmaya çalışılan yeni yapılandırma hakkında fikir sahibi olmasına yol açtı. İngilizlerin Ada’yı 5-10 yıl içinde Yunanistan’a devredeceğini öngören Denktaş, savcılık görevinden istifa ederek, Dr. Küçük’ün yanında toplum problemlerinin çözümünde daha aktif bir görev benimsedi.

Kıbrıslı Türklerin örgütlü direnişine öncülük dönemi

Rumların çok yönlü örgütlenmelerine karşılık Kıbrıslı Türkler, adada varlıklarını sürdürebilmeleri ve ENOSİS faaliyetlerine karşı durabilmeleri için tüm Türk kurum ve kuruluşları bir büyük organizasyon altında toplanma kararı alarak, Kıbrıs Türk Kurum ve Kuruluşları Federasyonu’nu kurdular. Rauf Denktaş ise söz konusu Federasyon’un Başkanlığına getirildi.

Aynı yıl Denktaş ve yakın arkadaşları tarafından farklı bir örgütlenmenin daha temelleri atıldı. Lefkoşa’da 23 Kasım akşamı Rauf Denktaş, Burhan Nalbantoğlu ve Mustafa Kemal Tanrısevdi tarafından Türk Mukavemet Teşkilatı’nın (TMT) temelleri atıldı.

Aslında bu teşkilat o güne kadar var olan Volkan gibi istenilen ölçüde etkili olamayan örgütlerin yerini aldı. Zaman içerisinde Denktaş’ın ısrarlı talepleri sonucunda da etkili bir mukavemet teşkilatı (1 Ağustos 1958) haline getirildi. Bu sayede, Kıbrıslı Türklerin siyasi ve mukavemetçi örgütlenmeleri merkezi bir yönetime kavuştu.

Adada güvenlik sorunu: “Mahalli hükümet bizlerin can ve malını koruyacak durumda değildir”

Halkın Sesi Gazetesi’nin haftalık olarak yayınlanan İngilizce nüshasının hazırlanmasında görev alan Denktaş, 1958 yılında artan EOKA saldırılarına yönelik Kıbrıslı Türkleri mücadele için örgütlemeye devam etti.

Bu dönemde ayrıca İngiliz yönetimine yönelik “27-28 Ocak 1958 Olayları” yaşandı. Halk sonrasında taksimi dillendirmeye başladı.

Güvenlik sorunu yaşayan birçok Kıbrıslı Türk, karma olarak yaşadıkları köylerden Türk nüfusunun yoğunluklu olduğu bölgelere göç etmeye başladılar. Bu dönemde, ada içi göç hareketi ile iki toplum fiili olarak yavaş yavaş birbirlerinden ayrılmaya başladı. Denktaş o dönemde (21 Temmuz 1958 tarihli Hürriyet Gazetesi) yaptığı açıklamada, “Mahalli hükümet bizlerin can ve malını koruyacak durumda değildir” ifadesini kullandı.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.