Sosyal medya hesabından “KKTC Belediyeleri ve Gülşen” başlığıyla açıklama yapan Esendağlı, yaşanan tüm tartışmaların ötesinde, Belediyelerin birleştirilmesi ile amaçlanan faydanın ne olduğunun izah edilemediğine dikkat çekerek, “Bu yasa ile ekonomik tasarruf mu sağlanacaktır? Yoksa beledi hizmetlerin niteliği mi yükselecektir? Ya da bu yasa, bizim öngörmediğimiz başka bir toplumsal faydaya mı yönelmiştir?” sorularını sordu.
Esendağlı, “Bu soruların hepsinin cevapsız kalmış olmasına ve yasaya yöneltilen muhalefetin ciddi bir gerginliğe dönüştüğü bir ortamda, yasa adeta ne pahasına olursa olsun geçiriliyor. Cumhurbaşkanı ise yeniden görüşülmek üzere iade etme yetkisine sahip olduğu yasayı, büyük bir memnuniyetle karşıladığını ifade ederek, bu yetkisini kullanmayacağını işaret ediyor. Bu koşullarda yasanın yerel iradenin eseri olduğunu söylemek elbette mümkün değil. Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolü’nün içeriği de dikkate alındığında, yasanın adeta bir görev bilinciyle ve talep üzerine yapılmış olduğu ortada” dedi.
“Bu olay Türkiye’deki yargının durumunun vahametini bir kez daha gözler önüne serdi”
Aynı günlerde Türkiye’de, sanatçı Gülşen Çolakoğlu’nun Nisan ayında bir konser sırasında sarf ettiği bir cümle sebebiyle, önce Türkiye İktidar mensuplarının hedefi haline getirildiğine, hemen akabinde ise Mahkeme tarafından tutuklandığına dikkat çeken Esendağlı, söylediği bir söz sebebiyle, mahkum olmaksızın, ceza almaksızın, serbest kalması sakıncalı kabul edilip cezaevine gönderildiğini, bu olayın Türkiye’deki yasaların ve yargının durumunun vahametini bir kez daha gözler önüne serdiğini söyledi.
Esendağlı şöyle devam etti;
“Bir süre önce ciddi tepkiyle karşıladığımız düşünce ve ifadeye yönelik benzer içerikli Yasa tasarıları, kısa süre zarfında gene karşımıza çıkacak gibi görünüyor. Belki Belediyeler Yasası’na benzer şekilde talep ve takip de edilecek.
“İyilik değil; büyük kötülük yapmaktadırlar”
Bu ve benzer yasalar, toplumun iyiliğine yönelmiş olmayıp; iktidarın baskı ve tehdit aracı olarak kullanılması amacıyla hazırlanmaktadır. Türkiye’deki uygulama şekli, çarpıcı örneklerle her gün kendini göstermektedir.
Yasalar, toplumsal ihtiyaca göre ortaya çıkar.
Bir toplumun ihtiyaçlarının başka bir ülkede veya başka bir ülke tarafından saptanması mümkün müdür?
Toplumun iradesini temsil eden vekiller, bu model yasaları sorgulamadan kabul ederek, ülkemize, insanımıza, kültürümüze, iyilik değil; büyük kötülük yapmaktadırlar”