Her ay maaşımı alır almaz ilk işim elektrik ve su gibi temel faturaları ödemek olur. Bu konuda asla taviz vermedim. Aynı şekilde, arabamla ilgili her türlü vergiyi de zamanında ödedim. Ancak bu vergilerin artık kamu bütçesindeki açığı gidermek için kullanılmasına razı değilim. Bir vatandaş olarak hizmet bekliyorum. Daha iyi yollarda araba sürmek istiyorum.
Neden mi?
Avrupa Birliği üyesi olmasa da bir parçası Avrupa Birliği üyesi olan bir ülkede yaşıyorum. Ancak yollar ve trafik koşulları, Avrupa Birliği standardından çok uzak; savaştan yeni çıkmış bir Orta Doğu ülkesini andırıyor.
2024 yılında tam 50 kişi trafikte hayatını kaybetti, ancak bu süre zarfında yollara tek bir çivi bile çakılmadı. Trafik güvenliği konusunda herhangi bir adım atılmış değil.
Buna rağmen bizden seyrüsefer ödemesi yapmamız isteniyor – hem de yüzde 170 zamla!
Peki bu paralar nereye gidiyor? Yolları yeniden yapmak ya da ölümcül trafik kazalarını azaltmak için mi?
Hayır.
Bu paralar, ay sonunda kamu maaşlarını ödemek için kullanılıyor. Elbette çalışanların hak ettikleri maaşlarını almalarına karşı değilim. Ancak, yolların yapımı için harcanması gereken bir bütçenin kamu maaşlarına aktarılmasına karşıyım.
Üstelik bu zam oranı, açıklanan yıllık enflasyon oranı olan yüzde 53.29’un çok üzerinde. Bu haksız zam karşısında ben de tepkimi göstermek istiyorum. Almadığım bir hizmetin karşılığını ödemek istemiyorum.
Bir vatandaş olarak bu benim en büyük hakkım.
Sorun sadece benim kişisel durumum durumum değil; toplum olarak daha iyi hizmetlere layık olduğumuzu düşünüyorum.
Yetkililerin, vatandaşların ödedikleri vergilerin nereye harcandığı konusunda daha şeffaf olması ve bu kaynakların halkın günlük yaşam kalitesini artıracak şekilde kullanılması için adım atması şart.