TUT-DER, yerel üretimi desteklemekle beraber “yerel üretim” kavramının tabulaştırılarak, pazarda avantajlı konum elde etmek isteyenlere karşı gerçekleri söyleyerek karşı durmaya devam edeceklerini vurguladı.
TUT-DER’den yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Sözün bittiği yerdeyiz. Vebali içinde bulunduğumuz durumu savunanların omuzlarında.
Sağlık Bakanlığı raporlarını örnek vererek yerel sularda zaman zaman ortaya çıkan tehlikelere dikkat çektik.
Yayınlarımız etkili oldu, kamuoyunda konu gündem oldu ve her zamanki gibi bizler bir kısım medya ve kurum tarafından hedef gösterildik.
Daha birkaç gün önce bizlerden bağımsız olarak Diyalog Gazetesi araştırmacı gazetecilik örneği verircesine Temel Sağlık Dairesi yetkililerinden aldıkları bilgiyi paylaştı.
Diyalog Gazetesi Temel Sağlık Dairesi yetkililerine dayandırarak yaptığı haberde toplamda var olan 28 su üretici firmanın 23’üne uyarı yazısı gittiğini bunlardan 4’üne ceza yazıldığını manşetine taşıdı.
Ayni haberde son 4 ayda iki firmanın sularında Bromat seviyesinin yüksek çıktığı Temel Sağlık Dairesi yetkililerine dayandırılarak isimleriyle yayınlandı. Bizler isim yayınlamıyoruz. Bu devletin bir görevi.
Yine Temel Sağlık Dairesi yetkililerine dayandırılarak suda 200 olması gereken TAMB değerinin son 4 ayda bazı firmalarda 1000, 1600 ve 1800 değerlerine ulaştığı ve bu nedenle 8 firmaya ceza kesildiği haberi de okuyucuya ayni gazete tarafından ulaştırıldı.
Örnekleri, hem de Sağlık Bakanlığının verilerini kullanarak çoğaltmak mümkün ama sözün bittiği yerdeyiz artık. Bütün bunlar ortadayken kim neyi savunmaktadır?
Bu gerçekler ortadayken, Sağlık bakanlığı açıklaması çok açıkken, TUTDER sadece Sağlık Bakanlığı açıklamalarını yayınlarken, nasıl olur da TUTDER’in açıklamaları asılsız ve gayri ciddi olduğu iddia edilebilir?
Bir kez daha tekrar edelim:
Üyeleri arasında Sanayiciler de olan TUTDER yerel üretime karşı değildir. Hele su gibi bir temel tüketim ve stratejik bir maddenin üretilmesine hiç karşı değiliz.
Ancak bu üretimin çok sıkı denetim altında yapılması gerektiğini savunuyoruz. Ayni denetimin eğer Anavatanda yapılan testlere güven yoksa, ithal sulara da yapılmasını şiddetle destekleriz.
Ülkemizde üretilen suyun “işlenmiş su” olduğunu ve doğal kaynak suyu olmadığını ısrarla vurguluyoruz.
Ülkemizde doğal kaynak suyu olmamasına rağmen büyük oranda Anavatandan gelen doğal kaynak suları üzerindeki fonların neden %500 arttığını sorguluyoruz.
Sağlık açısından işlenmiş suyla mukayese edilemeyecek kadar yararlı olan doğal kaynak suyunun fiyatını Devlet, fonlarla abartarak, dar gelirli vatandaşımızın sağlıklı sulara erişimini neden engellemektedir? Sayın Başbakana sorularımız bunlardı. Bunları ısrarla sormaya devam edeceğiz
Temel tüketim maddesi olan suyun fon ve vergilerle lüks tüketim maddesi haline getirilmesine ısrarla karşı çıkacağız
Sudaki Bromat tehlikesinin takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Yerel üretimi desteklemekle beraber “yerel üretim” kavramının tabulaştırılarak pazarda avantajlı konum elde etmek isteyenlere karşı gerçekleri söyleyerek karşı durmaya devam edeceğiz.
Biz kamusal görevimizi yapmaya devam edecek, halkı doğru bilgilendireceğiz. Farklı nedenlerle gerçekleri örtbas etmek isteyenlerin omuzlarındadır yanlışı savunmanın vebali…
TUTDER
Birlikte Sorumluyuz
.(Kaynak:haberkibris.com)